ÖMER ÇAM SERGISI-ISTANBUL…

istanbul-bant.jpg

“Ben karikature basladiktan sonra Turkiye’de ve
dunyada çok sey degisti. iklimler, ideolojiler,
asklar, insan… Bir tek karikatur degismedi bende.
iyi ki de degismemis…”

istanbul Galata, Karaköy’de bulunan Schneidertempel
Sanat Galerisi, 18 Ekim 2007 Persembe gunu
saat:18.00’de karikaturist Ömer Çam’in cizgilerini
istanbullu karikatur severlerle bulusturuyor. 18 Ekim
– 18 Kasim 2007 tarihleri arasinda sergilenecek olan
eserler, sanatcinin yurt ici ve yurt disinda kazandigi
ödullu calismalarindan olusuyor.

Karikature farkli bir kulvarda baslamasina ragmen;
bugün cizgilerinde evrensel bir dil kullanan
sanatcinin istanbul’daki ilk sergisi, 30 renkli,
serbest konulu calismadan meydana geliyor…

Yaptigi calismalarla özellikle yurt disinda bircok
ödul kazanan Ömer Çam, 27 yildir karikatur sanatina
emek ve destek veriyor. Sanatci karikaturun yani sira
grafik sanatiyla da ugrasiyor. Çizgiyi ve cizmeyi bir
yasam tarzi olarak benimseyen Ömer Çam, seviyor ki,
çiziyor…
ve sergisine sizi davet ediyor.

Schneidertempel Sanat Merkezi
Bankalar caddesi Felek sokak No.1 Karakoy
Tel.212.249 01 50
sergi acilis:18 Ekim 2007 Persembe
Kokteyl:18.00

omercam-sergi.jpg

KUDSI ERGÜNER & ISTANBUL…

istanbul-bant.jpg

kudsi-istanbul2.jpg

SÝZE YÝNE GÜZEL BÝR ÝSTANBUL SÜRPRÝZÝ.. KUDSÝ ERGÜNER’ÝN NEYÝ, NECÝP GÜLSES’ÝN TAMBURU, SOFIA NEOHORITOU VE RECEP BÝRGÝT’ÝN DE SESÝNDEN: “ÝSTANBUL’U DÝNLÝYORUM”… “CHE” SERGÝSÝNÝN YORGUNLUÐUNU ÖYLE BÝR ALDI KÝ BU ALBÜM, DÝNLEYÝNCE HAK VERECEKSÝNÝZ.. ALBÜMÜN ADI: “LES PASSIONS D’ISTANBUL”.. 10 PARÇADAN OLUÞUYOR.
GÖZLERÝNÝZÝ KAPAYIP ÝSTANBUL’U DÝNLERKEN “BÝR GARÝP ORHAN VELÝ”YE BENDEN DE SELAM SÖYLEMEYÝ UNUTMAYIN… E.K.

Here a beatifull song just for you …closing your eyes and listening to this mysthic song with the words of a well known turkish poem, Orhan Veli Kanýk, “I’m listening to Istanbul, closing my eyes”. Directed by KUDSÝ ERGÜNER (famous turkish musician), sang by SOFIA NEOHORITOU (female greek singer) and RECEP BÝRGÝT(male turkish singer).

CHP ENKAZI…

ozanceyhun-bant.jpg

Koca bir enkazla uðraþmak vakit kaybý 04/10/07

 

AKP’li Cumhurbaþkaný, AKP hükümeti, AKP’li bakanlar ve AKP’li milletvekilleri AB’nin en önemli baþkentlerinde, KKTC’de ve ABD’de de kimilerince “Ýkinci Cumhuriyet” diye tanýmlanan Türkiye’yi ve politikalarýný anlatmakta-lar. Oldukça da baþarýlýlar. Yurtdýþýndan Türkiye’ye izleyenler politik arenada tek bir gücü izlemekteler: AKP’yi! Her alanda karþýlarýna çýkan ve kendilerini etkileyenler hep AKP’li. “Demokrasi” ya da “insan haklarý” gibi konular söz konusu olduðunda AKP “samimi” muhatap konumunda.

AB cephesinde MHPsorun yaratmadýðý sürece kimseyi ilgilendirmemekte. DTP sadece belli bir alanda önemli bir muhatap. “DSP mi, o da ne?” dercesine bu partiye ilgisiz kalýnmakta. DP, ANAP ya da SHP artýk birer “posta kutusu” konumundalar. CHP ise Avrupalý sosyal demokratlarýn “Sosyalist Enternasyonal” ailesi içinde bile istemediði bir sevilmeyen üvey kardeþ konumunda.

Hakikaten AB genelinde “Avrupalý ve demokrat” olamamakla suçlanan, Sosyalist Enternasyonal’den atýlmasý için uðraþýlan, “AKP’li muhataplarýnýn CHP’den daha sosyal demokrat olduðuna inananlarýn” sayýsýnýn her geçen gün arttýðý ve birçok Avrupalý’ya “SSCB dönemlerini hatýrlatýrcasýna” baþkanýnýn adý hâlâ Deniz Baykal olan CHP fýrtýnada karaya oturmuþ “koca bir enkaz” konumunda. Berlin’de, Londra’da ya da Kopenhag’ta hiçbir sosyal demokrat CHP’nin önümüzdeki dönemde bir kurultay yaptýðýnda deðiþebileceðine inanmamakta.

Hoþ buna Türkiye’de artýk kim inanýyor ki? Ýmkân yok ama büyük bir mucize olsa da Deniz Baykal’m yerine Haluk Koç seçilse ne deðiþebilir? Hiç bir þey! Onca yýldýr Deniz Baykal tarafýndan sosyal demokrasiden uzaklaþtýrýlan ve eski “Doðu Bloku sistem partilerine benzetilen” bu partinin artýk enkaz diye tanýmlanacak halini sadece bir baþkan deðiþikliði düzeltemez. Ýyi niyetli bir baþkan ve ekibinin bu enkazýn altýnda kalma tehlikesi baþarýlý olma ihtimaline kýyasla çok daha fazla.

“Ama CHP bir marka”

diyerek hâlâ ona çekidüzen vermeyi savunanlara hatýrlatmakta yarar var: Doðu Alman otomobili “Trabi” de bir markaydý. Ancak artýk o markayla varýlacak bir yer kalmamýþtý. Galiba CHP’de artýk tarih olmaya aday. Türkiye’de bir daha ki genel seçime kadar CHP, DSP ya da SHP gibi yeterince denenmiþler ile gereksiz vakit kaybetmeden modern bir sosyal demokrat partinin oluþturulmasýna özlem duymak bir lüks mü? Bir enkaz geleceðe nasýl güven verebilir? Enkaz üstüne inþa etmektense yeni bir inþaata baþlamanýn vakti deðil mi þimdi?

Türkiye’nin güçlü ve doðru bir sosyal demokrasiye acilen ihtiyacý var! AB’den iyi niyetle Türkiye’yi izleyenler iþte bu yöndeki geliþmeleri görebilmek için bakmakta.. 


Ozan Ceyhun

CANLANDIRMACILAR GRUBU’NDAN ÇÝZGÝ SANATI VE KARÝKATÜR ÜZERÝNE…

haberler-bant2.jpg

 

TIPKI BÝZÝM “KARÝKATÜRCÜLER-YAHOO GRUBU GÝBÝ ÇÝZGÝFÝLMCÝLERÝN ÜYE OLDUÐU “CANLANDIRMACILAR GRUBU” ADINDA BÝR GRUP VAR.. BENÝM DE ÜYE OLDUÐUM (1975-76 YILLARI ARASINDA “TÝPÝTÝP” ÇÝZGÝ FÝLMÝNÝ YAPAN EKÝPTE ANÝMATÖR OLARAK GÖREVLÝYDÝM) BU GRUPTA ÇÝZGÝ FÝLMÝN BUGÜNKÜ SORUNLARI ÜZERÝNE TARTIÞMALAR YAPILIYOR, GÖRÜÞ ALIÞVERÝÞLERÝNDE BULUNULUYOR. CANLANDIRMACILAR GRUBU MODERATÖRÜ (ayni zamanda Çizgifilmciler Derneði Yönetim Kurulu Üyesi) LEVENT ELPEN’ÝN AÞAÐIDAKÝ YAZISI BÝZ KARÝKATÜRCÜLERÝ DE ÝLGÝLENDÝRDÝÐÝ ÝÇÝN, SÝZLERLE PAYLAÞMAK ÝSTEDÝM.. E.K.

Merhaba,

 

Bu grubun temel konusu, adý üstünde canlandýrma sanatý, yani Türkçe’de yaygýn ismiyle çizgi film. Köken olarak, “çizgi” ile elbette yakýndan ilgili. Fakat çizgi film, öyle bir sanat ki, onu dünyadaki öteki sanat kollarýndan ve dolayýsýyla “hayatýn bizzat kendisi”nden ayýrmamýz, mümkün deðil. Týpký çizgi ile ilgili diðer alanlarda olduðu gibi…

 

Çizgi film, sinema ile yakýndan ve birebir iliþkilidir, çünkü canlandýrma sanatý, sinemanýn atasýdýr. 1870’li, hatta 1840’lý yýllardan beri sinemayý belirleyen canlandýrma, sadece görsel efektler deðil, fotoðraf ve sinema ilkeleri, yani kadraj, alan derinliði ve açý gibi konularla da özdeþleþmiþtir. Bugün, sinema kurallarýný, kamera açýlarýný, kadrajý ve alan derinliðini kullanmadan hangi türde (klasik-çizgi, stop-motion, CG) olursa olsun bir canlandýrma filmi üretmek mümkün deðildir. Sinema kurallarýna aykýrý bir canlandýrma, seyirci tarafýndan hemen terk edilir.

 

Çizgi film, çizgi roman ile yakýndan ve birebir iliþkilidir, çünkü hem sinemaya hem de edebiyata yakýn teknikleri kullanarak, ardýþýk resimler ve karelerle, derli toplu bir öykü anlatýlýr. Çizgi romandaki kareleme tekniði, hem sinemanýn kadraj, açý ve alan derinliði özelliklerinden faydalanýr, hem de bunlara kaynaklýk eder. Çizgi romanýn kareleme tekniði, tamamen sinema kurallarýna uydurularak, canlandýrma filmlerinin en temel unsuru olan story-board çizimine de kaynaklýk eder. Günümüzde story-board, artýk sinema, hatta TV ve reklam filmlerinin de vazgeçilmez unsurudur.

 

Çizgi film, karikatür ve mizah (humor) ile yakýndan ve birebir iliþkilidir, çünkü hem canlandýrma filminin konusu, hem de canlandýrma filminde kullanýlan karakterler, sonuna kadar ince bir abartý ve elbette eleþtiri, hatta hiciv içerir. Çizgi film karakterleri, ne kadar gerçeðe yakýn (buna canlandýrma literatüründe “reel” deniyor) çizilirse çizilsin, hep belirli bir abartý içindedir. Çünkü canlandýrma tekniklerine en uygun çizgi türü, “abartý”lý, yani karikatürize edilmiþ çizgidir. Anglo-sakson ülkelerinde hem karikatür, hem de çizgi filme (ve hem de çizgi romana) tek bir ortak ad, yani “cartoon” adý verilmesinin sebebi budur. Öncelikle, çizgi film tekniklerinde, çok sayýda (bazen yüzlerce) kere ayný karakterin deðiþik açýlarda çizilmek zorunda olduðu düþünüldüðünde, abartý teknikleriyle basitleþtirilmiþ karakter çiziminin önemi daha iyi anlaþýlýr. Konu itibariyle ise en ciddi çizgi filmlerde bile konu ve içerikteki espriler, hep ince bir hiciv ve insan eleþtirisi ile örülmüþtür.

 

Karikatür ve mizah ile bu iliþkisi dolayýsýyla, canlandýrma iþine karikatür üzerinden girmiþ bir çoðumuzun da kolaylýkla fark edebileceði gibi, temel konumuzun toplumsal ve hatta siyasal iliþkileri ve uzantýlarý zorunlu olarak ortaya çýkmaktadýr.

 

Ayrýlmaz ikili karikatür ve mizahý birlikte ele alarak, toplumsal ve siyasal meselelere bakýþýmýzý biraz daha netleþtirelim:

 

Karikatür ve mizah, bu tip ince eleþtiride bulunanýn zekâsý ve yeteneðiyle doðrudan baðlantýlý olduðundan, zapt edilemez, zincirle belirli kurallara baðlanamaz ve yönlendirilemez. Oldum olasý, böyle eleþtiriler makbuldür. Karikatür ve mizah sanatýnda, “yaðcý”lara rastlayamazsýnýz. Mutlaka ele avuca sýðmaz biçimde, mantýklý, zeki ve keskin eleþtirilerle karþýmýza çýkar karikatür ve mizah…

 

Bu özelliði, karikatür ve mizahý, baskýcý yönetimlere karþý en güçlü siyasal direniþ ve eleþtiri odaðý yapmýþtýr. Toplumsal medya araçlarýnda yazýlmasý, söylenmesi yasak olan pek çok eleþtiri, en koyu baskýcý yönetimlerde dahi mizah dergileri veya öteki medya araçlarýnda ifade edilebildiði için bu sanatý popüler kýlmýþtýr. Özellikle toplumsal alanda, baskýcý yönetim tarafýndan, bazen belirli kesimler, özel olarak baský altýna alýnabilir. O zaman, bu kesimlerde, karikatür ve mizahýn daha popüler bir toplumsal ifade ve direnç aracý olarak kullanýlmasý kaçýnýlmaz hale gelmektedir. Zira, özellikle hukuk alanýnda, halen, karikatür ve mizah, kiþisel bir aþaðýlama mekanizmasý deðil, toplumsal düzene saðlýklý katký yapýcý bir eleþtiri mekanizmasý olarak göz önüne alýnmaktadýr. En azýndan böyle konularda görüþ belirten bilirkiþiler, meseleyi bu yönden ortaya koyabilmektedir. Elbette eleþtiri sýnýrlarýnýn zorlandýðý ve hatta aþýrý abartýldýðý durumlar da söz konusu olabilir.

 

Dolayýsýyla, toplumsal muhalefetin vazgeçilmez unsurlarýndan biri olmayý þanýyla hak eden karikatür ve mizah sanatý, ayný zamanda kendisini baðrýna basan toplumsal deðerlere karþý da zaman zaman çekinmeden eleþtiri oklarýný yöneltebilmektedir. Çünkü toplumsal deðerler de, zamana göre pek çok deðiþiklikler gösterebilmektedir. Eleþtiriye tahammül gösteremeyen toplumsal deðerler, zamanla yok olmakta ama onlarý eleþtirenler, fikirleriyle sonsuza kadar yaþayabilmektedir.

 

Ancak popülerliðini yitirmemek adýna, karikatür ve mizahýn toplumsal deðerlere eleþtirisi, baskýcý yönetime gösterdiði tepkiye göre daha düþük dozda kalmaktadýr. Bunda, baskýcý yönetim gibi belirli bir hedefin, toplumsal deðerler içinde yer almamasýnýn da payý vardýr. Toplumsal deðerler, çoðunlukla ucu bucaðý belirsiz, muðlak kavramlardýr. Ayrýca, elbette ekonomik ve bireysel kaygýlarla, mizahçýlar, toplumsal deðerleri eleþtirmekten kaçýnabililirler. Pek az sayýda cesur mizahçý ve karikatür sanatçýsý, toplumsal deðerlere karþý da acýmasýz eleþtirilerde bulunabilir. Böyleleri, isim yapar ve isimleri kuþaklar ve çaðlar boyunca yaþarken, eleþtirdikleri toplum da, geliþir.

 

Bazen de, baskýcý yönetim altýnda iki farklý siyasal kutup, karikatür ve mizah sanatçýlarýný kendilerine çeker ve onlarý yönlendirebilir. Elbette bu, karikatür ve mizahýn baðýmsýz doðasýna tamamen aykýrýdýr. Bu durumda, siyaset, karikatür ve mizahýn önüne geçer, onu yönlendirmeye ve kendi çýkarlarý için kullanmaya çalýþýr. Karikatür ve mizahýn zekâ ve mantýk ilkeleri ayaklar altýna alýnýr. Mizah, mizah olmaktan çýkar.

 

Özetle, siyasetin kör labirentinde iþimiz yok bizim. Burada siyasetin aleti, kör propaganda malzemesi olmadan, siyaset konuþacaðýz. Özellikle bugünlerde saldýrýya açýk býraktýðýmýz “çizgi” sanatlarýmýzýn korunmasý ve “çizgi” sanatçýsýnýn yaþam mücadelesinde ortak tavýr alýnmasý konusunda, daha çook siyaset, iþin içine girecek.

 

Kendi öz çizgi ve mizah sanatlarýmýza karþý baþlatýlan iç ve dýþ saldýrýlarda ortak tavýr alarak “çizgi siyaseti”ne baþlayabiliriz.

 

Sanýrým bu yazý, “dizi” olarak devam edecek. 32 kýsým, tekmili birden…

 

Levent Elpen