CHP ENKAZI…

ozanceyhun-bant.jpg

Koca bir enkazla uðraþmak vakit kaybý 04/10/07

 

AKP’li Cumhurbaþkaný, AKP hükümeti, AKP’li bakanlar ve AKP’li milletvekilleri AB’nin en önemli baþkentlerinde, KKTC’de ve ABD’de de kimilerince “Ýkinci Cumhuriyet” diye tanýmlanan Türkiye’yi ve politikalarýný anlatmakta-lar. Oldukça da baþarýlýlar. Yurtdýþýndan Türkiye’ye izleyenler politik arenada tek bir gücü izlemekteler: AKP’yi! Her alanda karþýlarýna çýkan ve kendilerini etkileyenler hep AKP’li. “Demokrasi” ya da “insan haklarý” gibi konular söz konusu olduðunda AKP “samimi” muhatap konumunda.

AB cephesinde MHPsorun yaratmadýðý sürece kimseyi ilgilendirmemekte. DTP sadece belli bir alanda önemli bir muhatap. “DSP mi, o da ne?” dercesine bu partiye ilgisiz kalýnmakta. DP, ANAP ya da SHP artýk birer “posta kutusu” konumundalar. CHP ise Avrupalý sosyal demokratlarýn “Sosyalist Enternasyonal” ailesi içinde bile istemediði bir sevilmeyen üvey kardeþ konumunda.

Hakikaten AB genelinde “Avrupalý ve demokrat” olamamakla suçlanan, Sosyalist Enternasyonal’den atýlmasý için uðraþýlan, “AKP’li muhataplarýnýn CHP’den daha sosyal demokrat olduðuna inananlarýn” sayýsýnýn her geçen gün arttýðý ve birçok Avrupalý’ya “SSCB dönemlerini hatýrlatýrcasýna” baþkanýnýn adý hâlâ Deniz Baykal olan CHP fýrtýnada karaya oturmuþ “koca bir enkaz” konumunda. Berlin’de, Londra’da ya da Kopenhag’ta hiçbir sosyal demokrat CHP’nin önümüzdeki dönemde bir kurultay yaptýðýnda deðiþebileceðine inanmamakta.

Hoþ buna Türkiye’de artýk kim inanýyor ki? Ýmkân yok ama büyük bir mucize olsa da Deniz Baykal’m yerine Haluk Koç seçilse ne deðiþebilir? Hiç bir þey! Onca yýldýr Deniz Baykal tarafýndan sosyal demokrasiden uzaklaþtýrýlan ve eski “Doðu Bloku sistem partilerine benzetilen” bu partinin artýk enkaz diye tanýmlanacak halini sadece bir baþkan deðiþikliði düzeltemez. Ýyi niyetli bir baþkan ve ekibinin bu enkazýn altýnda kalma tehlikesi baþarýlý olma ihtimaline kýyasla çok daha fazla.

“Ama CHP bir marka”

diyerek hâlâ ona çekidüzen vermeyi savunanlara hatýrlatmakta yarar var: Doðu Alman otomobili “Trabi” de bir markaydý. Ancak artýk o markayla varýlacak bir yer kalmamýþtý. Galiba CHP’de artýk tarih olmaya aday. Türkiye’de bir daha ki genel seçime kadar CHP, DSP ya da SHP gibi yeterince denenmiþler ile gereksiz vakit kaybetmeden modern bir sosyal demokrat partinin oluþturulmasýna özlem duymak bir lüks mü? Bir enkaz geleceðe nasýl güven verebilir? Enkaz üstüne inþa etmektense yeni bir inþaata baþlamanýn vakti deðil mi þimdi?

Türkiye’nin güçlü ve doðru bir sosyal demokrasiye acilen ihtiyacý var! AB’den iyi niyetle Türkiye’yi izleyenler iþte bu yöndeki geliþmeleri görebilmek için bakmakta.. 


Ozan Ceyhun

CANLANDIRMACILAR GRUBU’NDAN ÇÝZGÝ SANATI VE KARÝKATÜR ÜZERÝNE…

haberler-bant2.jpg

 

TIPKI BÝZÝM “KARÝKATÜRCÜLER-YAHOO GRUBU GÝBÝ ÇÝZGÝFÝLMCÝLERÝN ÜYE OLDUÐU “CANLANDIRMACILAR GRUBU” ADINDA BÝR GRUP VAR.. BENÝM DE ÜYE OLDUÐUM (1975-76 YILLARI ARASINDA “TÝPÝTÝP” ÇÝZGÝ FÝLMÝNÝ YAPAN EKÝPTE ANÝMATÖR OLARAK GÖREVLÝYDÝM) BU GRUPTA ÇÝZGÝ FÝLMÝN BUGÜNKÜ SORUNLARI ÜZERÝNE TARTIÞMALAR YAPILIYOR, GÖRÜÞ ALIÞVERÝÞLERÝNDE BULUNULUYOR. CANLANDIRMACILAR GRUBU MODERATÖRÜ (ayni zamanda Çizgifilmciler Derneði Yönetim Kurulu Üyesi) LEVENT ELPEN’ÝN AÞAÐIDAKÝ YAZISI BÝZ KARÝKATÜRCÜLERÝ DE ÝLGÝLENDÝRDÝÐÝ ÝÇÝN, SÝZLERLE PAYLAÞMAK ÝSTEDÝM.. E.K.

Merhaba,

 

Bu grubun temel konusu, adý üstünde canlandýrma sanatý, yani Türkçe’de yaygýn ismiyle çizgi film. Köken olarak, “çizgi” ile elbette yakýndan ilgili. Fakat çizgi film, öyle bir sanat ki, onu dünyadaki öteki sanat kollarýndan ve dolayýsýyla “hayatýn bizzat kendisi”nden ayýrmamýz, mümkün deðil. Týpký çizgi ile ilgili diðer alanlarda olduðu gibi…

 

Çizgi film, sinema ile yakýndan ve birebir iliþkilidir, çünkü canlandýrma sanatý, sinemanýn atasýdýr. 1870’li, hatta 1840’lý yýllardan beri sinemayý belirleyen canlandýrma, sadece görsel efektler deðil, fotoðraf ve sinema ilkeleri, yani kadraj, alan derinliði ve açý gibi konularla da özdeþleþmiþtir. Bugün, sinema kurallarýný, kamera açýlarýný, kadrajý ve alan derinliðini kullanmadan hangi türde (klasik-çizgi, stop-motion, CG) olursa olsun bir canlandýrma filmi üretmek mümkün deðildir. Sinema kurallarýna aykýrý bir canlandýrma, seyirci tarafýndan hemen terk edilir.

 

Çizgi film, çizgi roman ile yakýndan ve birebir iliþkilidir, çünkü hem sinemaya hem de edebiyata yakýn teknikleri kullanarak, ardýþýk resimler ve karelerle, derli toplu bir öykü anlatýlýr. Çizgi romandaki kareleme tekniði, hem sinemanýn kadraj, açý ve alan derinliði özelliklerinden faydalanýr, hem de bunlara kaynaklýk eder. Çizgi romanýn kareleme tekniði, tamamen sinema kurallarýna uydurularak, canlandýrma filmlerinin en temel unsuru olan story-board çizimine de kaynaklýk eder. Günümüzde story-board, artýk sinema, hatta TV ve reklam filmlerinin de vazgeçilmez unsurudur.

 

Çizgi film, karikatür ve mizah (humor) ile yakýndan ve birebir iliþkilidir, çünkü hem canlandýrma filminin konusu, hem de canlandýrma filminde kullanýlan karakterler, sonuna kadar ince bir abartý ve elbette eleþtiri, hatta hiciv içerir. Çizgi film karakterleri, ne kadar gerçeðe yakýn (buna canlandýrma literatüründe “reel” deniyor) çizilirse çizilsin, hep belirli bir abartý içindedir. Çünkü canlandýrma tekniklerine en uygun çizgi türü, “abartý”lý, yani karikatürize edilmiþ çizgidir. Anglo-sakson ülkelerinde hem karikatür, hem de çizgi filme (ve hem de çizgi romana) tek bir ortak ad, yani “cartoon” adý verilmesinin sebebi budur. Öncelikle, çizgi film tekniklerinde, çok sayýda (bazen yüzlerce) kere ayný karakterin deðiþik açýlarda çizilmek zorunda olduðu düþünüldüðünde, abartý teknikleriyle basitleþtirilmiþ karakter çiziminin önemi daha iyi anlaþýlýr. Konu itibariyle ise en ciddi çizgi filmlerde bile konu ve içerikteki espriler, hep ince bir hiciv ve insan eleþtirisi ile örülmüþtür.

 

Karikatür ve mizah ile bu iliþkisi dolayýsýyla, canlandýrma iþine karikatür üzerinden girmiþ bir çoðumuzun da kolaylýkla fark edebileceði gibi, temel konumuzun toplumsal ve hatta siyasal iliþkileri ve uzantýlarý zorunlu olarak ortaya çýkmaktadýr.

 

Ayrýlmaz ikili karikatür ve mizahý birlikte ele alarak, toplumsal ve siyasal meselelere bakýþýmýzý biraz daha netleþtirelim:

 

Karikatür ve mizah, bu tip ince eleþtiride bulunanýn zekâsý ve yeteneðiyle doðrudan baðlantýlý olduðundan, zapt edilemez, zincirle belirli kurallara baðlanamaz ve yönlendirilemez. Oldum olasý, böyle eleþtiriler makbuldür. Karikatür ve mizah sanatýnda, “yaðcý”lara rastlayamazsýnýz. Mutlaka ele avuca sýðmaz biçimde, mantýklý, zeki ve keskin eleþtirilerle karþýmýza çýkar karikatür ve mizah…

 

Bu özelliði, karikatür ve mizahý, baskýcý yönetimlere karþý en güçlü siyasal direniþ ve eleþtiri odaðý yapmýþtýr. Toplumsal medya araçlarýnda yazýlmasý, söylenmesi yasak olan pek çok eleþtiri, en koyu baskýcý yönetimlerde dahi mizah dergileri veya öteki medya araçlarýnda ifade edilebildiði için bu sanatý popüler kýlmýþtýr. Özellikle toplumsal alanda, baskýcý yönetim tarafýndan, bazen belirli kesimler, özel olarak baský altýna alýnabilir. O zaman, bu kesimlerde, karikatür ve mizahýn daha popüler bir toplumsal ifade ve direnç aracý olarak kullanýlmasý kaçýnýlmaz hale gelmektedir. Zira, özellikle hukuk alanýnda, halen, karikatür ve mizah, kiþisel bir aþaðýlama mekanizmasý deðil, toplumsal düzene saðlýklý katký yapýcý bir eleþtiri mekanizmasý olarak göz önüne alýnmaktadýr. En azýndan böyle konularda görüþ belirten bilirkiþiler, meseleyi bu yönden ortaya koyabilmektedir. Elbette eleþtiri sýnýrlarýnýn zorlandýðý ve hatta aþýrý abartýldýðý durumlar da söz konusu olabilir.

 

Dolayýsýyla, toplumsal muhalefetin vazgeçilmez unsurlarýndan biri olmayý þanýyla hak eden karikatür ve mizah sanatý, ayný zamanda kendisini baðrýna basan toplumsal deðerlere karþý da zaman zaman çekinmeden eleþtiri oklarýný yöneltebilmektedir. Çünkü toplumsal deðerler de, zamana göre pek çok deðiþiklikler gösterebilmektedir. Eleþtiriye tahammül gösteremeyen toplumsal deðerler, zamanla yok olmakta ama onlarý eleþtirenler, fikirleriyle sonsuza kadar yaþayabilmektedir.

 

Ancak popülerliðini yitirmemek adýna, karikatür ve mizahýn toplumsal deðerlere eleþtirisi, baskýcý yönetime gösterdiði tepkiye göre daha düþük dozda kalmaktadýr. Bunda, baskýcý yönetim gibi belirli bir hedefin, toplumsal deðerler içinde yer almamasýnýn da payý vardýr. Toplumsal deðerler, çoðunlukla ucu bucaðý belirsiz, muðlak kavramlardýr. Ayrýca, elbette ekonomik ve bireysel kaygýlarla, mizahçýlar, toplumsal deðerleri eleþtirmekten kaçýnabililirler. Pek az sayýda cesur mizahçý ve karikatür sanatçýsý, toplumsal deðerlere karþý da acýmasýz eleþtirilerde bulunabilir. Böyleleri, isim yapar ve isimleri kuþaklar ve çaðlar boyunca yaþarken, eleþtirdikleri toplum da, geliþir.

 

Bazen de, baskýcý yönetim altýnda iki farklý siyasal kutup, karikatür ve mizah sanatçýlarýný kendilerine çeker ve onlarý yönlendirebilir. Elbette bu, karikatür ve mizahýn baðýmsýz doðasýna tamamen aykýrýdýr. Bu durumda, siyaset, karikatür ve mizahýn önüne geçer, onu yönlendirmeye ve kendi çýkarlarý için kullanmaya çalýþýr. Karikatür ve mizahýn zekâ ve mantýk ilkeleri ayaklar altýna alýnýr. Mizah, mizah olmaktan çýkar.

 

Özetle, siyasetin kör labirentinde iþimiz yok bizim. Burada siyasetin aleti, kör propaganda malzemesi olmadan, siyaset konuþacaðýz. Özellikle bugünlerde saldýrýya açýk býraktýðýmýz “çizgi” sanatlarýmýzýn korunmasý ve “çizgi” sanatçýsýnýn yaþam mücadelesinde ortak tavýr alýnmasý konusunda, daha çook siyaset, iþin içine girecek.

 

Kendi öz çizgi ve mizah sanatlarýmýza karþý baþlatýlan iç ve dýþ saldýrýlarda ortak tavýr alarak “çizgi siyaseti”ne baþlayabiliriz.

 

Sanýrým bu yazý, “dizi” olarak devam edecek. 32 kýsým, tekmili birden…

 

Levent Elpen

GAZETEPORT “YAZAR ADAYLARI” OYLAMASI DEVAM EDIYOR…

gazeteport-bant.jpg

nesebinark-gazeteport.jpg

D. NEÞE BÝNARK’IN “KARÝKATÜRÜN DÜMEN SUYU” YAZISINA ÝLÝÞKÝN…

 

Biliyorsunuz, Gazeteport “YAZAR ARANIYOR” sloganýyla,“yazar adaylarý” arýyor. Yöntem bize yabancý deðil. Tv kanallarýnda izlediðimiz “Pop Star” veya “Alaturka Star” türü gibi bir þey.. Onlarda sms’lerle eleme yapýlýyor, gazeteport’ta “tiklama” ile gerçekleþen oylarla..

 

Yani, saðlýklý bir yöntem deðil aslýnda. Yazýnýn iyisi veya kötüsü gelen oylarýn çokluðuyla belirlenemez zaten. Yazýlanlarýn edebi kriterlerini deðerlendirecek olanlar, yazar veya edebiyatçýlardýr. Yazýnýn iyi veya kötü olmasýna bakmaksýzýn çevresini iyi örgütleyen adaylar en üst sýralarda rahatlýkla yer alabilir, nitekim öyle oluyor.. Ýlk üç sýraya baktýðýmýzda dini ve milli duygularý sömüren, günümüz koþullarýna uygun yazýlar yer alýyor. Yazýlan yorumlara ve jurinin önerdiklerine de bakýnca; ne kafada saç, ne parmakta týrnak, ne de ýsýrmaktan dudak kalýyor insanda..

 

Neþe’nin yazýsýna baktýðýmýzda bir isyan var, baþkaldýrý var. Kime? Düzene, iktidara! Kimi kolluyor? Geçtiðimiz ay, çizgileri yüzünden hapis cezasý alan bir karikatürcüyü, karikatürcüleri.. Konuyu derinlemesine ele almýþ, yer yer agresif ama taþý gediðine koyan, kýsacasý “cuk” oturan bir yazý. Þu anda sýralamada gittikçe sanki açýlan bir farkla dördüncü sýrada.. Aslýnda 500 yazý içinde oldukça iyi yerde.. Beni düþündüren yazýnýn 4. veya bilmem kaçýncý olmasý deðil.. Edebi yanýný da düþünmüyorum, beni biraz aþar. Benim derdim baþka. Beþyüz üyesi olan dernekten, ikiyüzden fazla üyesi olan karikaturculer@yahoogroups.com’dan Neþe’nin yazýsýný okuyup oylayan ve yorum yazan karikatürcü sayýsý sadece 13, evet yanlýþ okumadýnýz  “onüç!”

 

Türk karikatürcülerine “tembel” dediðinizde alýnýrlar, “tepkisiz” dediðinizde kýzarlar. O yazýdan haberdar olan yüzlerce karikatürcü var eminim. Peki, kendi sorunlarýný hem de güncel bir örneklemeyle yazýya döken ve bir anlamda bu soruna dikkat çeken bir yazýya neden bu tepkisizlik, ilgisizlik? D. Neþe Binark’ý sevmiyor olabilirsiniz, birilerinden týrsýp adýnýzýn ön plana çýkmasýný istemeyebilirsiniz. Ama, tüm bunlar sizin “karikatürcü” sorumluluðunuzun önüne geçmemeli.. Yazýdaki davayý sahiplenen kiþi ne yapar eder, (adýný yazmaz , hayali isim veya nik yazar, vs..) bu yazýya bir þekilde desteðini esirgemez. Bunun altýnda ben baþka þey ararým.. Geçen senelerde hararetli genel kurul öncesi bir arkadaþýmýz “karikatürcü taifesi” için çok yerinde bir deyim kullanmýþtý. Düþündükçe insan hak veriyor…

Bu satýrlardan bir kez daha karikatürcü dostlara çaðrýda bulunuyorum. Unutmuþ veya gözünüzden kaçmýþ olabilir.. Lütfen, aþaðýdaki linke týklayarak, D. Neþe Binark’ýn yazýsýný okuyun, yorum yazýn ve oylayýn. Kazananýn Neþe’den ziyade “Türk Karikatürü” olacaðýný düþünün. Karikatür adýna çýrpýnan, bir þeyler yapmak isteyen iki elin parmaðýný geçmeyen insanlara destek olalým, arka çýkalým. Sürekli “Kuzularýn sessizliði”ni oynarsanýz, bugün olmasa da yarýn “Kurt Sürüsü” gelir sizi talan eder, yok olur gidersiniz..


Erdoðan Karayel

http://www.gazeteport.com.tr/YAZARARANIYOR/NEWS/GP_082793

“CHE GUEVARA” ÝN TURKEY (!)

haberler-bant2.jpg

Avukat Fatoþ Hacývelioðlu’nun Küba’da çektiði fotoðraflardan oluþan ve Adana Adliye Sarayý’nda beðeniye sunacaðý sergi Adana Barosu’nu karýþtýrdý. Aralarýnda Che’nin fotoðraflarýnýn da bulunduðu sergi son anda savcýlýðýn ‘nedeni þaibeli’ engeliyle karþýlaþtý.

Because of the “Che cartoons”, which wanted to be placed in the exposition of “Pictures of Cuba”, the exposition has been canceled. The cartoons has been regarded as inconvenient. This decission has been disaggreed by many of artists.

Haberin devamý için / Continue:

che-turkey.jpg