SEVCAN CERKEZ PORTRAIT
SAADET DEMIR YALCIN-TURKEY
SEVCAN CERKEZ…
TOPRAK VE SUYLA HASIR NESIR…
CAMURU TUTKUYLA YOGURUYOR…
”BU YUZU TANIYORUM” DEDIRTEN KOCAMAN HEYKELLERLE ARTIK SINIRLARIN OTESINDE…
BUGUNLERDE DE GUNEY AFRIKA’DA
“HEYKELLERIM YURT DISINDA DEGER BULDU
“IMKANSIZLIKLAR YARATICILIGI ARTIRIR, ALTERNATIF SANATA
YONELTIR…BALKONDA DUA EDERIM, IC ENERJIYE INANIRIM”
Lefkosa, 24 Ocak 10 (T.A.K. –NEZIRE GURKAN):
“…Kendimi bildim bileli camurla oynarim, ellerim camuru hep sevdi, iyi anlasti… Toprak ve su zaten dogal enerji. Cocukken ovalardan kagit toplayarak sekillendirirdik. Ayakkabi boyalariyla resim, cop artigi kumaslarla bebek yapardik. Imkansizlik, fukaralik insani alternatiflere yoneltir ve yaratici yapar…”
Dogustan gelen, tanimlayamadigi bir yetenekle el sanatlarina hep ilgisi oldu Sevcan Cerkez’in… Cocukken cop artigiyla bebek, ayakkabi boyasiyla resim yaparken; 20’li yaslarda yagli boya ile ilgilenmeye basladi. Bunu karikatur izledi. Kadin karikaturist olmayan ulkede karikaturleri gazetelerde yayinlandi… Ve seramikle tanismasiyla “kendini buldu”
ELINDEN KALEM HIC DUSMEDI…
Terzi bir anne ve kunduraci bir babanin 5 cocugundan biri Sevcan… Ikiz kardesi Semra ile birlikte hep el sanatlarina ilgili oldu. Yagliboya, karikatur, dikis, camur, el isleri… Elinden kalemler, boyalar hic dusmedi.
Daha 20’li yaslardayken 1980’de yagli boya tablolarla karma sergiye katildi. Ikiz kardesi Semra ile birlikte… Ilk sergisidir bu…
Yagli boya calismalarini surdururken, bu arada karikaturle tanisti. Yeniduzen’de 2 yil sureyle karikaturleri yayinlandi, yurt disi sergilere katildi. “Neden kadinlar karikaturle ugrasmaz hic anlamadim. Kadin daha yaratici” diyerek karikaturle ugrasmaya devam ettigini keyifle anlatir.
Liseden sonra cok istemesine ragmen ailenin mali olanaksizligi nedeniyle universite egitimi alamadi. Ikiz kardesi Ogretmen Koleji’ne (Ogretmen Akademisi) giderken, Sevcan evlenir.
VE SERAMIK…RISKINE RAGMEN BUYUK HEYKEL YAPAR…
Yagli boya ve karikature 1986 yilinda seramik de eklenir. Ilk seramik denemelerini bu yillarda yapar. Kiz Meslek Lisesi’nde kursa da gider ama iki oglu vardir ve zaman ayiramaz, birakir. Ta ki cocuklar universiteye gidene kadar…
2000 yilinda 39 yasindayken Kiz Meslek Lisesi’nde tekrar seramik kursuna baslar. Bu kez yillarin hasretiyle tutkuyla sarilir seramige, hayallerini susleyen camurla hasir nesir olur.
Kucuk heykellerle baslar, ancak kabina sigamaz. Hem teknik, hem insan gucu bakimindan zorlayan, buyuk, kocaman heykellere yonelir. “Buyuk heykellerin patlama riski var, o yuzden cok riskli” diyor ama, buna ragmen heykellerin boyutunu buyuttukce buyutur.
Bu heykelleri firina tasimak, bir yerden bir yere goturmek de insan gucu gerektiriyor. Yurt disina cikaramiyor, kargoya veremiyor. Ornegin Istanbul’daki sergisine, kargo almadigi icin buyuk heykellerle katilamamis, “ambargo uygulaniyor bu konuda da” diyor… Ve ucakla goturdugu kucuk heykelle yer alabilmis ancak bu sergide…
HEYKELLERI SERGILEYECEK SALON YOK AMA…
Heykelleri o kadar buyuk ki, Buyukhan’daki kucuk atolyesine sigmadiklari icin evinde koruyor. “30’u askin kocaman heykeli ev yerine herkesin gorebilecegi sekilde sergilemek, bu arada heykellerimi herkesin izleyebilecegi sekilde yapmak isterdim” ifadeleriyle de salon ozlemini dile getirdi.
BIR YERLERDEN TANIDIK BU HEYKELLER…
Kurguyla yapiyor heykellerini… Once yuzu sekillendiriyor. “Camur kendiliginden yonlendiriyor” diyor. Heykeller “bir yerden taniyorum” dedirtircesine tanidik. Anneyi, dedeyi, masal anlatan neneyi, komsu teyzeyi cagristiran yuzler. Kursun dokturen kizlar, dusunen adamlar…
“Insan, mimikler cok onemli. Her yerde, her ortamda gozlem yaparim. Hayatim boyunca hep gozledim, insan odakli oldum. Birine bakarak yapmam ama, hep birilerine benzer…”
Ve bugunlerde “melek serisi” yolda. Meleklerden olusan bir dizi seramik heykel… “Kucukken de melekleri gorurdum hayalimde” diyor. Bu melekler tamamlaninca onlari kilise gibi dogal ortamlarda sergilemeyi hayal ediyor simdi de.
…SANATIM YURT DISINDA DEGER BULDU
KKTC’deki sanat cevrelerinden “akademik egitim almadigi” icin uzun yillar ilgi gormedigine, hatta ilgili orgutlerden dislandigina da inaniyor Sevcan Cerkez. Ancak “her olumsuzlugun ayni zamanda firsat da yarattigi” inanciyla bunun da durumu avantaja donusturdugu dusuncesinde… Cunku arayisa baslar, internet araciligiyla disa yonelir ve aradigini da bulur. “Arth Mech” adli sanal sanat kanaliyla tanisir. Heykelleri burada ilgi gorur, kendini kiyas imkani bulur. Istanbul’dan Japonya’ya bircok sergide eserleri yer alir; kendi ifadesiyle heykelleri “deger bulur”
“HANAY” ILKTIR…ARKASI GELIR…
Ilk kisisel sergisini 2007’de “Hanay” adiyla KKTC’de acar. Bu donum noktasi olur ve arkasi gelir. Bir yil sonra Guney Kibris’ta da kisisel sergi acar, buradaki bir galerinin davetiyle. Bu serginin ardindan heykellerinden birinin Rum Disisleri Bakanligi’nda sergilenmesinden de gururla bahseder… Eserleri Japonya’da, Istanbul Dolmabahce’de sergilerde yer alir… Ve son olarak Commenwealth odulunu alir…
BUGUNLERDE 3 AYLIGINA GUNEY AMERIKA’DA…DONUNCE AVRUPA…
Internet araciligiyla basvurdugu Commenwealth odulu hayatini degistirir. Dunyanin her yerinden 400 civarinda katilimcinin yer aldigi bu yarismada, ilk 6 arasina girerek odul kazanir. Odulu de 8 bin Sterlin… Ama proje uyarinca, bu odulu para olarak degil, ongorulen ulkelerden birinde sanatini tanitmak ve sevdirmek icin kullanacak. O da bu amacla bugunlerde Guney Afrika’da, Cape Town’da… Orada 3 ay kalacak, studyoda calisip heykel yapacak, sanatini tanitacak ve dunyaya acilacak. Zaten bu odulun amaci da, ambargo altindaki sanatcilari dunyayla bulusturmak.
Buyuk boy ve ifadeli heykelleri nedeniyle bu odulu kazanan Sevcan Cerkez, mart sonunda adaya donusunun ardindan bu kez Avrupa yolcusu… Kadinlarla ilgili bir proje icin Hollanda ve Finlandiya’ya gidecek
CESARET NAMUSUM VAR…ENERJIYE INANIRIM
Esi yaninda 24 ve 25 yasindaki ogullari, gelini, anne-babasi ve kardeslerinden de buyuk destek goren, 49 yasinda babaanne olmaya hazirlanan Sevcan Cerkez, “cesaretinin kaynagini” da su sozlerle ozetledi…
“Cesaretim ruhumdan gelir. Cesaret namusum var. Kendime soz verdigimi mutlaka yaparim. Evde balkonda dua yerim var, dua ederim. Dogaya, enerjiye, ic enerjiye inanirim. Dogayla butunlesen enerjilere… Evreni dinlerim. Monotonluktan cok sIkilirim, hep degisim isterim ve kacarim. Kucukken de kacardim, 10 metre ileride diregin altina oturur ve geri donerdim. Ama kacmis olurdum…”
YATAK ORTUSUNDEN ETEK…YARATICILIGIN SINIRLARI…
Seramik Sanatcisi, Karikaturist, anne Sevcan Cerkez, yaraticiliginin sirlarini deserken, hayatin sirlarina dair mesajlar da verdi herkese, ozellikle de genc nesillere..
“Fakirlik, olanaksizliklar alternatif sanata yoneltir. Insani yaratici yapar. Ovalardan kagit toplayarak ayakkabi boyasiyla resim veya cop artiklariyla bebek yapmak, yatak ortusunden elbise-etek dikmek insani yaratici yapar. Yoktan var etmek insana pozitif degerler katar… Her seyi hazir bulursaniz yaraticiliga gerek kalmaz zaten…”
http://www.turkajansikibris.org/print.php?int=3
***